
Yaz tatilinin bitip okul döneminin başlamasıyla birlikte herkesi heyecan, meraklı bekleyiş ve biraz da endişe sardı. Belki de heyecanlanmayı en çok hak edenler 1. Sınıfa gidecek çocuklar. En çok onlar için bambaşka bir ortam, en çok onlar için ağır sorumluluklar, kurallar anlamına geliyor okul. Durum böyle olunca bazı çocukları sevinç bazı çocukları da endişe sarabiliyor. Eğer çocuk 1. Sınıftan önce okul öncesi kurumuna gitmişse okula alışması biraz daha kolay olmaktadır. Çünkü 1. Sınıfa başlamanın en ciddi sorunu anneden ayrılma durumudur. Bu durum öyle ki bazı çocuklarda anksiyete nedeni bile olmakta, tırnak yeme, alt kaçırma, gece uykularında kabus, uyuyamama, karın ağrısı, baş ağrısı gibi bedensel yakınmalar şeklinde kendini gösteren daha patolojik problemlere; terapi veya danışmanlık almayı gerektirecek durumlara neden olabiliyor. Okul öncesi kurumuna gitmiş olan çocuk bu süreçleri orada geçirmiş olacaktır.
Çocuk 1. Sınıfa başlarken karşılaşacağı en önemli problem anneden ayrılma olacaktır. O güne kadar her türlü isteği, arzusu anne tarafından karşılanmış çocuk okulla birlikte kendi başına kaldığını ve ihtiyacı olduğunda annesinin yanında olamayacağı, yardım isteyemeyeceği ile karşı karşıya kalır. Bunu aşabilmek için çocuk daha ilk gelişim basamaklarındayken ne kadar özgür ve özgün bırakılırsa okula alışması ve anneden ayrılması da o kadar kolay olacaktır. Pantolonunun, hırkasının, gömleğinin düğmesini iliklemek, üzerine bir şey döküldüğünde ne yapacağı, kurallı ortamlarda nasıl izin isteyeceği ki sınıf kurallı bir ortamdır, insanlarla iletişimi nasıl başlatacağı, tanışma gibi durumları daha önce ebeveynlerden öncelikle gözlemleyerek bazen de öğretilerek edinmişse sorun yaşamayacaklardır.
Çocuğa daha okula gitmeden okulda nasıl bir ortamla karşılaşacağı anlamadığı düşünülse dahi anlatılmalı. Anne tarafından bırakılma ve bir daha anneye kavuşamayacağı endişesi ile okulun ilk günlerinde okula gitmek istememe, anneden ayrılırken ağlama tepkileri gösteren çocuğa ise, ilk önce sabırla yaklaşılmalı, asla öfkeyle “ne var, bak bütün çocuklar gidiyor, ağlayacak ne var” gibi cümleler asla söylenilmemeli, şefkatle çocuğun hizasına inerek kendisinin saat kaçta geleceği, okulda kimlerle ve nelerle karşılaşacağı, öğretmeniyle tanıştırma yapılarak anlatılmalı. Çocuğun eğer endişe duyuyorsa bunların yersiz olacağı hissettirilmelidir.
İlkokul 1. Sınıfa başlayan çocuk annesi olmak da ayrıca önemlidir. Bazen çocuklardan çok ebeveynlerin endişeli veya heyecanlı olduğunu gözlemlemekteyiz. Çocuğunun kendisi olmadan başka çocuklarla birlikte anlaşıp anlaşamayacağı, başına gelebileceklere nasıl tepki vereceği ile ilgili endişeleri olabilir. Böyle bir durumda öncelikle annenin kendini sakinleştirmesi, endişelerini kontrol etmeyi becerebilmesi ve mantıklı düşünceler içeren cümlelerle kendine telkin verebilmesi gereklidir. Öncelikle çocuğuna güvenmesi, çocuğunun başarabileceğine inanması ve onu yüreklendirmesi gereklidir.
Çocuklar okul derslerinde biraz zorlanabilirler, özellikle küçük ve büyük kas gelişimi yeterli olmayan çocuklar kalem tutmakta bile zorlanabilirler. Ebeveynlerin bu konuda sabırlı olarak davranması, çocuğunun yapabildiği kadarını desteklemesi, yapamadıklarını yapabileceği, öğrenebileceği konusunda cesaretlendirmesi gereklidir. Çocuğunu ödevlerini yapamama konusunda zorlamak onun daha fazla endişelenmesine yol açacaktır. Her çocuğun kendi öğrenme, kavrama hızı vardır. Bunun farkında olarak çocuklarınızdan beklenti içerisinde olun. Bazı çocuklar bir defada öğrenirken, bazı çocuklar birkaç tekrar ile öğrenir. Bu konuda sabırlı olmak ve çocuğun öğrenme hızına göre davranmak çocuğun kendine güvenini artıracaktır.